24 Haziran 2015 Çarşamba

Bittim mi?

Şimdiye kadar yazdığım yazıların hepsi birilerine ithafendi. Neden sürekli birileri için yazıyorum diye hiç sormamıştım kendime, şu zamana kadar.
Herhangi biri olmayınca yazamayacak kadar aciz miydim yoksa yazılarımı birilerine adamak mıydı onları değerli kılan?
Son bir kaç yıldır 'Yazamıyorum' diyorum 'Neden yazmıyorsun?' diye soranlara. Aslında doğru değildi söylediklerim. Yazmıyordum. İçimden gelmedi uzun zaman. Her 'Tamam şimdi olacak' dediğimde 3. cümleden sonra tıkanmaların getirdi beni bu hale.

Gerçekten ne haldeydim? Belki çoğunuz için önemsiz ve yersiz olan ama beni çok etkileyen, değiştiren, yaşlandıran ve peşinden depresyonu getiren zamanlar yaşadım. Sonrasında doktor yardımı almayı düşünürken, kurtulmak için son umudum kağıdım ve kalemimdi hep.
Sürekli yer değiştirmeler ne kadar sağlıklı yaşanıyor sizler için bilmiyorum ama gidişlerin dönüşlerinde hep zorlandığım gerçeğini asla reddedemem.

Belki kimseye fark ettirmiyorum ama tanımadığım insanlarla konuşurken geriliyorum çoğu zaman. Ertelediğim telefon görüşmeleri, tanımadığım insanlar var diye gitmediğim buluşmalar..

Çok sıkıldığım halde 2-3 kişi hariç kimseye ulaşmak istememem. Birine mecbur kalıp, 'Görüşelim' dediğimde 'Umarım işi çıkar' diye düşünmelerim.

20'li yaşlarımda olduğumu unutup çok ilerisini düşünmem. Yaptığın planların sonralarında olabilecekleri düşünüp, en ufak bir kötü ihtimal karşısında vazgeçip hareketsiz kalmalarım. Çok fazla ihtimali düşünmem. Hata yapmaktan korkmam ve en sonunda da pişmanlıklarım. 22 senenin son 2 senesine sıkıştırdığım o güzel 2 pişmanlığım. Nazar boncuğu tadında.

Biliyorum, çoğunuz için gerçek anlamda 'anlamsız' bu dediklerim ama yazmadan kurtulamadığım sorunlarım var ve tecrübeyle sabittir ki, yazdığım zamanlarda sorunlarımın üstesinden gelebiliyorum.

Neyse davulcular çıktı ortaya tekrar. Odağım bozulmadan bitirmeliyim.

Tekrar başlamadığım 245. gün.

(Not: Yüklem kullanmayı sevmem)