27 Nisan 2013 Cumartesi

Diyalog

-Mutlu musun?
+Değilim.
-Neden?
+Mutlu olmam için bir neden yok.
-Peki neden mutsuzsun?
+Mutsuz değilim.

Hayatımdaki kısa bir konuşma kesidini okudunuz biraz önce.

'Mutlu musun?' sorusuna verdiğin her olumsuz yanıt mutsuz olduğunuzu gösteriyormuş gibi düşünüyor insanlar. Halbuki kişinin 'mutluyum' diyebilmesi çok ağır bir yük. Çünkü kişi mutluysa, bu bir süre sonra mutsuz olacağının kanıtıdır.
Her şeyin bir sonu olduğu gibi mutluluğunda bir sonu var.

-Seni seven birinin olmamasının boşluğunu hissetmiyor musun?
+Evet, hissediyorum.
-Peki neden böyle davranıyorsun.
+Yaşadıklarımdan öğrendiğim şeyler var.
-Ne peki onlar?
+10 günlük sevgi, 11. gün hiçliğe dönüşebilir.

Herkes gibi ben de arıyorum sevgiyi ve aşkı. Birine bağlı olmanın getirdiği sorumluluğu ve o kişinin yaşatacağı duyguları elbette özlüyorum, hatta arıyorum da çok belli olmasa da, doğruyu söylemek gerekirse uğrunda hatalar da yapıyorum aslında. Üstelik zamanında o hatalardan bolca yapıp dersimi de aldım ve açık konuşmak gerekirse uslanmadım da. Ancak hayatım için öncelik sırası yapmam gerekirse, onların ilk sırada yer almadığını söylemeliyim. Çünkü daha önce de dediğim gibi;
Başkasının hayatına dahil olmadan önce kendi hayatımla ilgili planlarım var.

DipNot: Konuşmalar gerçekte yaşanmış olup, sadece cümleler biraz traşlanmıştır

22 Nisan 2013 Pazartesi

Extremely Loud and Incredibly Close

I spent my life learning to feel less. 
Every day I felt less.
Is that growing old? Or is it something worse? 
You cannot protect yourself from sadness without protecting yourself 
from happiness.
Jonathan Safran Foer

19 Nisan 2013 Cuma

Senin Hakkın Bir Tane

Bir kere seviyoruz sonra ölüyoruz, kendimizi öldürüyoruz.

Bir kere kendimizi tamamen birine adıyoruz ve kendimizi kaybediyoruz.

Bir kere aşık oluyoruz, bırakıp gidiliyoruz, sonrasında toparlayamıyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra etrafa korkuyla bakmaya başlıyoruz, insanlardan ürküyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra korktuğumuzu belli etmemek için başka bir insan rolüne bürünüyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra etrafımızdaki insanları korkutup kaçırıyoruz, yaklaşmaya çalışanları kovalıyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra değişiyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra bitiyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra başka biri oluyoruz ama gerçek kendimize geri dönemiyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra kalbimizi susturup, beynimizi dinliyoruz.

7 Nisan 2013 Pazar

Yazmak

Önümüzdeki hafta vize haftam ama içimden çalışmak gelmiyor. Sen olsan zorlar mıydın beni çalışmam için? Sanmıyorum.

Yazın buralarda yokum ve arkadaşlarım yaz için planlar yapıyorlar. Tamam, tabii ki gitmek en güzeli ama en azından benim yanımda yapmasalar keşke planlarını?

Millet hayatındaki değişiklikler için bilmem kaç yıl düşünüyor, ben önümdeki 2 senenin planını 3 ayda yaptım. Pişman mıyım?
Londra'ya da nasıl giderim acaba?

İçimde kalmasın, söyleyeyim. Beni yollamazmış. Ya bi bırak allaasen.

Anlamadığım, yaşımız henüz 19-20 ve ömürlük planlar yapmaya çalışıyoruz. Çok erken değil mi? Sadece geleceği şekillendirmek lazım bence şu anda, kesinleştirmek değil.

Çoğunuzun evlendiği kişi şu andaki sevgilisi olmayacak, çok zorlamayın o yüzden.

Ayrıca hayatınızda ciddi olduğunuz ne zaman eğlenebildiniz?

Bazen keşke bu kadar takıntılı olmasam diyorum, akışına bırakabilsem, kendimle uğraşıp durmasam.

Seviyosan gel konuş bence, yeter. Sevmen de gerekmez aslında. O zaman şöyle düzeltelim; istiyosan gel konuş bence.

Ne diyorum ben?