31 Aralık 2013 Salı

2014'lü Yazı

Her şeyden önce 2013'e haksızlık etmek istemem. Hepimiz elimizde olandan daha iyisini istediğimiz için zaten yıl içerisinde yaşadıklarımızdan tam olarak memnun olmayız. Lakin 2013'ün bana yaşattıkları, özellikle yaz ve sonbaharın bir kısmı için teşekkür etmem gerekli sanırım.

Hayatımın en güzel yazlarından biriydi 2013 yazı ve sanırım uzunca bir süre de öyle kalacak. Sonbahar ise ne kadar sancılı da olsa, güzellikleri de yok değildi. Hakkını yemeyelim.

2014'e gelince...
Öyle çok büyük isteklerim yok sanırım bu sene. Sadece 2013'ün üzerine ekleyerek gelirse memnun olurum. Biraz daha fazla başarı, mutluluk, dünyanın bir kısmını daha görebilme fırsatı ve fazladan bir miktar da para istiyorum.

Yapmak üzere, yaşamak üzere olduğum olaylarda pişman olmayayım mesela ya da hayatımın neden daha iyi olmadığını düşünmeyeyim. Çünkü zaten bu yaşımda elimdeki imkanlarla elde edebileceğim en iyi hayatlardan birini yaşıyorum.

Şu anda 2014'e ait tek sıkıntım özlem konuları olacak sanırım. Sonuçta ben yine gidiyorum ve insanlar oldukları yerde durup, yeniden arkamdan el sallayacaklar bana.

Yeni yıldan daha başarılı biri olmak, önemsediğim insanların daha mutlu olmasını, etrafımda olmaması gerekenlerin gitmesini ve mutlu olmayı istiyorum.

Dear Santa;
Take this letter and make it real. Don't make me angry.
I love you. 
See you in 2015

9 Aralık 2013 Pazartesi

Normal Yazı

Kız arkadaşlarımın (normal kız arkadaş) %75'inin sevgilileri beni kıskanıyor. Hayır anlamıyorum, kimisiyle sadece 'Merhaba-Merhaba' ilişkisi içindeyiz halbuki, çok saçma. Kendine neden o kadar güvensizsin canısı?

Yeni saç modelimi çok sevmeye başladım. Uzatmasam mı acaba tekrar?

Son saç tokamı geçen nisan civarı aldım ve kullanamıyor olsam da hala bileğimde dolanıyor kendisi. Toka kaybetmeyen bir tek ben mi varım?

Cetvel var mı? Cetvel lazım çünkü bana.

Doğum günümü kutlasam mı diye düşündüm, sonra vazgeçtim. Normalde görüştüğüm toplam 5 adam var zaten neyi kiminle kutluyom?

Ben tam ''I am a man who walks alone'' insanıyım bence.

Zaten çok soğuk oluyo benim doğduğum zamanlar.

Kış doğumlu ve söylenene göre lapa lapa kar yağarken doğmuş biri olarak, kış mevsiminden nefret ediyor oluşuma 5000 puan bence.

Hayır siz nasıl seviyorsunuz onu da anlamakta zorluk çekiyorum. Bizim ülkede bi cezbedici özelliği de yok, noel, christmas gibi. Üşümek sevilir mi allaasen?

Benim söyleyeceklerim bitti.

Tam istediğim gibi olmadı bu ama olsun. Siz yine de şeyapın.

Kendinize çok iyi bakıyosunuz, öpüyosunuz. 
Not: Yanaktan ama, bi deneyin bakim olacak mı

6 Aralık 2013 Cuma

6 Aralık 2013 - 02:42

Doluyum. Çok. Anlatamıyorum.

İstemiyorum sonrasını, istemiyorum öncesini. Şimdi de yok çünkü.

Geleni yaşamayı istiyorum. Başaramıyorum.

Söylemek istediğimiz şeyleri söylemezken, söyleyemezken ne kadar memnun olabiliriz?

Konuşunca anlaşamayacağını bildiğin şeyleri dillendirmenin anlamsızlığı mı yoksa konuştukça artacak olan mantık dışılığına mı karşıyım tam olarak bilmiyorum.

Bilmediğim, sonunu göremediğim yollara girmekten hala korkuyorum.

Hayat planımı yaparken zorlanmasam da, hayatımdaki insanlar konusunda o kadar başarılı değilim.

Yalnız yemek yemeği kabullendiği zaman insan 'yalnız' olmuyor. Tek başına oluşunu kabullenmiş sayılıyor.

Neden yalnızlık, iç sıkıntısı ve benzer konular hakkında sürekli yazıyorum?

Çok fazla hayal kurmamayı öğrenmeliyim. Çünkü büyük bir çoğunluğu gerçek anlamda hayal. Sonrasında onların yıkılışını seyretmek zorluyor.

Psikolojik destek almalıyı mıyım? Yoksa yine yazarak bu dönemi de atlatacağıma inanmaya devam mı etmeliyim?

Yaşım 20, 3 ay sonra 21 ama ben hala tam olarak kimim ve ne yapmak istediğim konusunda emin değilim.

Neden bu kadar uzun sürdü bu sefer dengesizliğim? O umarsız adam nereye gitti?

Hayatımda ilk defa gece dışarı çıkıp yürümek istiyorum sürekli. Neden kaçıyorum, kaçmak istiyorum?

İnsanlar nasıl gerçek anlamda akıllarını kaybediyorlar merak ediyorum.

Kendime geleceğimi biliyorum. Değişmiş olarak. Sadece zaman meselesi, lakin her zaman asıl sorun zaman değil midir zaten?

Doluyum. Çok. Anlatamıyorum.


28 Kasım 2013 Perşembe

Ne Diyordum?

Gereksiz bir boşluk var hayatımda yine. Neyle dolar yine bilmiyorum.

Başlayıp bitirmediğim işlerime özlem duyuyorum. Başlayıp bir şeyin sonunu getirmek sıkıcı.

Yarım kalan işlerim beni buraya bağlıyordu, tutunuyordum sanki bir şekilde onlara.

Her şeyi tamamlayıp gitmek istemiştim, öyle de yaptım ama gerisini düşünmemişim.

Aslında çok düşünüyorum, belki de bu yüzden kaybediyorum.

Hayatı akışına bırakmak zor eğer bi'şeyler başarmak istiyorsan.

Daha fazlasını başarmak istiyorsan, ipler hep sende olmalı.

Kafam çok karışık.

Zaten yukarıda da belli oluyor sanırım.

1 aydan çok az fazlası kaldı.

Yine yollar.

Bu sefer kaybolmaya gidiyorum.

Döndüğümde zaten kaybolmuş olucam.

Burda olabilecek misin beni yeniden bulmak için?

Sanmıyorum.

Zaten hiç olmadın.

Çünkü hep gitmek istiyoruz değil mi?

Ben gidiyorum, sen neden durasın?

Bazen kendime üzülüyorum.

Bazen kendime gülüyorum.

Planlarım zorunluluklarıma dönüşmek üzere.

Bu sefer yalnız kalmaktan korkuyorum.

Bu sefer bi önceki gibi hissetmiyorum çünkü.

Heyecanlıyım ama hissetmiyorum.

Geri dönmek için bir nedene ihtiyacım var.

Tünelin sonundaki ışık kırmızı değilmiş.

Büyüdüm.

Büyümek yorucu.

İçinizdeki çocuk ölmesin.

Yanında çocuk olabildiklerinize sahip çıkın.

Ben yapamadım.

Hep denedim, hep yanıldım.

Yine ne saçmalıyorum acaba ben?

Emin değilim.

16 Kasım 2013 Cumartesi

Benjamin

Mutluyu oynamaya devam edemiyorum. Artık değil.

Biraz önce annem 'Sen iyi değilsin, bi durgun, sürekli bi'şeyleri düşünür bi havan var. Olma böyle, alışık değiliz' dedi.

Oynayamıyorum artık, saklayamıyorum içimden gelenleri. Nesem, ne hissediyorsam o olmak en iyisidir belki de artık (yersen?!). Belki böyle de kabul eder insanlar beni. Ne dersin Benjamin?

Benjamin döndü, evet. 1,5 yıl aradan sonra özlem gidermek, ağırlığı taşımak için geri geldi.

Hoş geldin Benjamin. Seni özlemiştim.

11 Kasım 2013 Pazartesi

Dönebildim mi geriye?

''Güçlü olmak zor, güçlü görünmek daha zor. 

Mesela vurulduğun zaman yıkılmaman gerekli, yıkılırsan öldürene kadar vurmaya devam ederler.
Kendini olmadığın biri gibi göstermelisin ki, insanların gördüğü zayıflıkların gerçekleri olmasın, sadece kendin bil nelerin sana darbe aldırabileceğini.
Korkmalısın insanlardan, konuşursan konuştuğun kişi ilk kurşunu sıkacak kişi olacakmış gibi.
Umarsamamalısın mesela, çünkü umursarsan bir şeyi gereğinden fazla, daha sonra zorlanırsın tekrar yola koyulmakta.

Bunlara alışmalısın, böyle yaşamaya, insanların senden duymak istedikleri şeyleri söylemeye devam etmeye ikna etmelisin kendini. Mesafen olmalı herkesle. Belli mi olur, günün birinde belki sen bile inanmaya başlarsın gerçek kişiliğinin böyle olduğuna. 

Sonra kendinle konuşurken bile korkmaya başlarsın kendi zayıflıklarını görmeye. Eskiden kendine yettiğini düşündüğün zamanların geride kaldığını, artık Benjamin'le değil de, gerçek bir kişiyle konuşman gerektiğinin farkına varırsın. Kapıları aralayıp, 'seni' bilen birinin içeri girmesini sağlaman, daha öncesinden buna ihtiyacın olduğuna kendini ikna etmen gerekli.

İşte tam o zaman devrilmeye başladığını farkedeceksin. Ne kadar çırpınırsan çırpın devam edemediğini hissedeceksin. Gittikçe dibe çekildiğini. Zirveden büyük bir hızla inip, sıfırdan öncesinde neler varmış göreceksin.

Sinir krizlerin olacak belki. Ne bulursan içip düşünmekten biraz da olsa kurtarmaya çalışacaksın kendini. Çünkü güçlüsün ya sen hani, hep en iyisi olmalısın ya işte o yüzden konuşamazsın kimseyle. Kendin olmaya çalıştığın insanı her yerde sanırsın. 'Benim gibilerse beni indirirler'

Yıllar sonra ağladığında fark edersin ki yalnız değilsin aslında. Sadece kaçıyorsun insanlardan. Dönüp baktığından onlarca yüzün senin arkandan gülümsediğini fark edersin. Dönüp, önüne ilk çıkana sarılıp, avazın çıktığı kadar bağırmaya, içinde sana ait olmayanları kusmaya başladığında, indiğin yere geri dönmek için ilk adımını atmış olursun. Seni dipten kurtarıp, kıyıya çıkartacak ya da daha fazlasını yapacak birini bulmalısın.''

Güçlü olmaktan yoruldum. Birinin yanında kendimi rahat hissetmek, hissettiklerini anlatmak ne kadar rahatlatıcı bir olay uzun zaman önce unutmuştum.

Bunaldım. Sürekli bir şeylerin peşinde koşmaktan, sürekli hayatımı bir çizginin üzerinde tutmaya çalışmaktan, kimseye güvenmemekten, kimseye bağlanamamaktan, hayatımdaki insanların sürekli değişmesinden, gidenlerin geri gelmemesinden, dönüp gel dememekten, gitmekten, gitmek zorunda olmaktan, insanları bırakmaktan, yalnız olmaktan, kendime yetmekten, kendime yetmeye çalışmaktan, kendime yedirememekten, bırakılıp gidilmekten, konuşmamaktan, konuşamamaktan, anlaşılamamaktan, anlatamamaktan yoruldum.

Kendimi bırakıp kalmak istiyorum. İstediğim bir yerde, yanımda olmasını istediğim insanla bir süre sabitlenmek, sakin ve huzurlu, plansız yaşamak istiyorum bir süre için.

Bırakmalıyım beni, biraz sürüneyim.

29 Ağustos 2013 Perşembe

S

Geçen gece aklıma geldin yıllar sonra. Düşündüm biraz, şimdi ne yapıyorsun. O kadar zaman geçmiş ki yüzünü hayal edemedim.

Sana çok şey borçluyum. Yaptıkların için değil, yapmayıp benim şu andaki adam haline gelmeme yardım ettiğin için. Umarsız, etrafındaki olaylara çok takılmayan, uzun zamanlı planlar yapıp aralardaki olayları akışına bırakan, zor durumda sakin kalıp 'aman buluruz bi çaresini illa ki' diyip rahatını bozmayan, anlık karar alıp mutlu olan ve bu huyuyla fazlasıyla sinir bozan bi adam. Ve son cümleden de anlaşılacağı gibi narsist biri.

Bağlanmamayı öğrettiğin için teşekkür ederim. Birine, sigaraya, içkiye, olaylara, yaşadığım yere...

Şu anda nerdesin, ne yapıyorsun, değiştin mi, nasılsın bilmiyorum ama umarım mutlusundur.

S.

13 Ağustos 2013 Salı

Günlükler Taşındı

Belki görmeyeniniz, bilmeyeniniz olur diye yazıyorum. Artık günlükleri burada yayınlamicam, burası hep benim için daha ağır bir yer olmuştu o yüzden günlükler artık;

gezginimseyirdefterim.tumblr.com

adresinde.

Öperim

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Bazen Bahtsız Bedevinden Beterim 2

Kendimi, kalbimi kapattım sanıyordum. Artçı depremlere dayanıp duruldum diye düşünmüştüm. Halbuki düşüşe geçmem tek bir darbeye bakıyormuş farkında değilmişim.

Kendime bir sınır koymuştum. '1,5 sene kimseyi sevmek, kimseye aşık olmak yok.' İlk defa verdiğim bir kararın arkasında durmak istemiyorum. Uzun zaman sonra her şeyi boş verip, kalbimi dinlemek istiyorum. Uzun zaman sonra cidden sevmek istiyorum.

Uzun zaman sonra birini cidden sevmek istiyorum, belki de farkında değilim seviyorum ama uzun bir süre sevebilir miyim onu bilmiyorum. 26 gün sonra gidiyorum ve o 26 güne güvenmek istemiyorum. O 26. günden sonra ne olur düşünmek istemiyorum ya da o 26 gün içinde neler olur kestiremiyorum. Kendimden çok ona böyle bir yük yüklemek istemiyorum.

Koca bir yaz bitti ve geldim, fakat yine gidiyorum. Bu sefer önümde yaklaşık 4-5 ay olacak ama onun benim düşüncelerimi bilirken bana 5 ay sonunda güvenmesini nasıl bekleyebilirim? Ya da sürekli onun hayatına girebilecek insanları düşünürken nasıl rahat edebilirim?

Çok dedim 'Sevmek istiyorum' diye ama hayatımın bu kadar karışık bir zamanında sevmek istediğimi söylediğimi hatırlamıyorum.

Hayatım daha basit olamaz mıydı? Kalbim biraz daha tozlu kalsaydı?

Seni seviyorum.

27 Nisan 2013 Cumartesi

Diyalog

-Mutlu musun?
+Değilim.
-Neden?
+Mutlu olmam için bir neden yok.
-Peki neden mutsuzsun?
+Mutsuz değilim.

Hayatımdaki kısa bir konuşma kesidini okudunuz biraz önce.

'Mutlu musun?' sorusuna verdiğin her olumsuz yanıt mutsuz olduğunuzu gösteriyormuş gibi düşünüyor insanlar. Halbuki kişinin 'mutluyum' diyebilmesi çok ağır bir yük. Çünkü kişi mutluysa, bu bir süre sonra mutsuz olacağının kanıtıdır.
Her şeyin bir sonu olduğu gibi mutluluğunda bir sonu var.

-Seni seven birinin olmamasının boşluğunu hissetmiyor musun?
+Evet, hissediyorum.
-Peki neden böyle davranıyorsun.
+Yaşadıklarımdan öğrendiğim şeyler var.
-Ne peki onlar?
+10 günlük sevgi, 11. gün hiçliğe dönüşebilir.

Herkes gibi ben de arıyorum sevgiyi ve aşkı. Birine bağlı olmanın getirdiği sorumluluğu ve o kişinin yaşatacağı duyguları elbette özlüyorum, hatta arıyorum da çok belli olmasa da, doğruyu söylemek gerekirse uğrunda hatalar da yapıyorum aslında. Üstelik zamanında o hatalardan bolca yapıp dersimi de aldım ve açık konuşmak gerekirse uslanmadım da. Ancak hayatım için öncelik sırası yapmam gerekirse, onların ilk sırada yer almadığını söylemeliyim. Çünkü daha önce de dediğim gibi;
Başkasının hayatına dahil olmadan önce kendi hayatımla ilgili planlarım var.

DipNot: Konuşmalar gerçekte yaşanmış olup, sadece cümleler biraz traşlanmıştır

22 Nisan 2013 Pazartesi

Extremely Loud and Incredibly Close

I spent my life learning to feel less. 
Every day I felt less.
Is that growing old? Or is it something worse? 
You cannot protect yourself from sadness without protecting yourself 
from happiness.
Jonathan Safran Foer

19 Nisan 2013 Cuma

Senin Hakkın Bir Tane

Bir kere seviyoruz sonra ölüyoruz, kendimizi öldürüyoruz.

Bir kere kendimizi tamamen birine adıyoruz ve kendimizi kaybediyoruz.

Bir kere aşık oluyoruz, bırakıp gidiliyoruz, sonrasında toparlayamıyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra etrafa korkuyla bakmaya başlıyoruz, insanlardan ürküyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra korktuğumuzu belli etmemek için başka bir insan rolüne bürünüyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra etrafımızdaki insanları korkutup kaçırıyoruz, yaklaşmaya çalışanları kovalıyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra değişiyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra bitiyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra başka biri oluyoruz ama gerçek kendimize geri dönemiyoruz.

Bir kere aşık olduktan sonra kalbimizi susturup, beynimizi dinliyoruz.

7 Nisan 2013 Pazar

Yazmak

Önümüzdeki hafta vize haftam ama içimden çalışmak gelmiyor. Sen olsan zorlar mıydın beni çalışmam için? Sanmıyorum.

Yazın buralarda yokum ve arkadaşlarım yaz için planlar yapıyorlar. Tamam, tabii ki gitmek en güzeli ama en azından benim yanımda yapmasalar keşke planlarını?

Millet hayatındaki değişiklikler için bilmem kaç yıl düşünüyor, ben önümdeki 2 senenin planını 3 ayda yaptım. Pişman mıyım?
Londra'ya da nasıl giderim acaba?

İçimde kalmasın, söyleyeyim. Beni yollamazmış. Ya bi bırak allaasen.

Anlamadığım, yaşımız henüz 19-20 ve ömürlük planlar yapmaya çalışıyoruz. Çok erken değil mi? Sadece geleceği şekillendirmek lazım bence şu anda, kesinleştirmek değil.

Çoğunuzun evlendiği kişi şu andaki sevgilisi olmayacak, çok zorlamayın o yüzden.

Ayrıca hayatınızda ciddi olduğunuz ne zaman eğlenebildiniz?

Bazen keşke bu kadar takıntılı olmasam diyorum, akışına bırakabilsem, kendimle uğraşıp durmasam.

Seviyosan gel konuş bence, yeter. Sevmen de gerekmez aslında. O zaman şöyle düzeltelim; istiyosan gel konuş bence.

Ne diyorum ben?

7 Şubat 2013 Perşembe

Yerse !?

Çok değiştik, azaldık. Sen ve biz kalmadı. Artık sadece ben varım.

Düşünmüyorum, beklemiyorum, harekete geçmiyorum ya da hep yanlış hareket ediyorum. Ama sorsalar istiyorum.

Hayallerim değişti. Kurduğum çift kişilik hayallerin, almayı istediğim çift kişilik biletlerin yerini doldurdum. Yalnızım ve gelecek planlarımı da yalnız yapıyorum. Doğru değil biliyorum ama birinin gelip hayatıma müdahale edip, yaşantımı ve geleceğimi değiştirmek istemesi, istemese bile yaşanılacak olaylar sonucunda hayallerimi değiştirmek zorunda kalabileceğim fikri bile çok ağır geliyor.

İşte bu yüzden hayatıma aldığım insanlar hep havada kaldı benim için. Düşüncelerime ters düştükleri ya da beni bunaltmaya başladıkları anda gittiler. Genellikle kendileri gitti evet, çünkü öyle zamanlar çekilmez biri oluyorum.

Yanlış yapıyorum biliyorum.

Ama;

Bu hayat benim ve kurallarını ben koyuyorum.